Dün benim için sadece bir sezgi olan
müsebbib hakkında bugün uzun uzun düşündüm . Anladım ki O 'na ne kadar uzaksam o kadar huzursuzum . Ne kadar yakınsam , ne kadar O 'nunla konuşuyorsam , O 'na ne kadar yakarıyorsam o kadar huzurlu .
Bundan demek , hayatımın en kötü senesinin , üniversitenin son senesinin , şimdi düşündükçe hayatımın en güzel senesi olduğunu hissetmem . Her şey öyle zordu ki o günlerde zahiren . Okulu bitirip bitiremeyeceğim bir muamma , aileme karşı mahcubiyetim had safhada , ekonomik sıkıntılarım diz boyu . Ama öyle çok O 'na dua ediyor , öyle çok sığınıyordum ki , şimdi o günlerin ruhumda yansıması sadece huzur .
Keza geçen yılki "dört gün" , görünürde en acı çektiğim dört gün iken şimdi o günlerden aklımda kalan sadece ne kadar huzurlu günler olduğu .Ki o dört günü ben sürekli dua ile geçirmiştim nerdeyse .
Tam tersine gerçekten zevk alacağımı , mutlu olacağımı , çok istediğimi düşündüğüm şeyler yaparken gerçekten mutlu olmadığımı farkediyorum aslında . Mesela iki gün boyunca internetten kitap siparişi vermek için uğraştım , sitedeki bir karmaşadan dolayı bir türlü yapamıyordum . İki gün boyunca kafayı buna taktım . Okuyacak hiç kitabım kalmadığı ve o kitapları almayı çok istediğim için siparişi mutlaka vermeliydim . Onları satın alınca çok mutlu olacaktım . Ve dün nihayet sipariş verebildim . E , n'oldu ? Hiç . Bir anlık bir sevinç ve bitti . Ben yine aynı benim .
O mutluluk geçti ya hemen yeni bir arayışa girdim . Kargodan kitaplarım gelinceye kadar ne okuyacağıma kafayı taktım bu kez . Bugün tüm şartları zorlayıp , soğukta , çocuğu yanımda sürükleyerek kitapçıya gittim . Dün geceden beri bunun hayalini kuruyor , ne zaman , nasıl giderimin planlarını yapıyordum . Hayattan alacağım tüm tatmin bu kitabı satın almama bağlıydı sanki . Sonunda aldım kitabı ve yine bitti . Nirvana'ya falan ulaşmadım . Dün geceki Özlem nasılsa bu geceki de aynı . Fark yok .
Kitap örneği basit geldiyse daha büyüğünü vereyim . Bir kaç hafta önce Bülent'le hayallerimizin tatilinin planlarını yaptık . Hatta hayallerimizin demeyeyim , bu kadarını hayal bile etmiyordum çünkü . Rezervasyonumuzu yaptırdık , parasını ödedik . Tamam yani bitti , yazın gideceğiz inşallah . Gerçekleşmeden önce sevinçten uçacağımı , bu kadar konuştuktan sonra olmazsa çok yıkılacağımı düşünüyordum . Gerçekleşti , tamam , tabii ki mutluyum ama sonuçta ben yine benim . Kalbim mutluluktan çatlamıyor . Yaşadığım huzurdan başım dönmüyor . Eskiden neler yapıyor , neler hissediyor , nelere üzülüyor , nelere kızıyorsam yine aynı .
Anlıyorum ki gerçekte başımıza gelenlerin aslı iyi ya da kötü değil . Bu sadece bizim nasıl yorumladığımıza bağlı . En arzulanan , Rahmeti Sonsuz olandan gelen bir hediye gibi düşünüldüğünde ancak gerçek bir sevinç uyandırıyor sinede . Veya en istenmeyenle karşılaşıldığında bunu Şefkati Sonsuz olana sığınma vesilesi edince ne gam kalıyor ne keder . Belki başa gelenin sıkıntısı bıçakla kesilir gibi kesilmiyor ama gönülde öyle bir lezzet kalıyor ki . . .
Herkes adına konuşmak haddime değil , ben sadece beni bilirim . Bilirim ki O 'ndan uzaklığımdandır kalbimdeki hüzün , sebepler aleminde başka şeylere bağlı gibi gözükse de . Bilirim ki O 'nu andığımda , O 'na anlattığımda ama bunu içten yaptığımda ak pak olacak kararmış kalbim . Sadece bedenim değil , ruhum da secdeye vardığında teselli bulacak gönlüm . Masivadan uzaklaşıp hakikata yöneldiğimde - ki bunu başarma ihtimalim var mıdır , bilmem - içimdeki boşluk , anlamsızlık gibi duygular terkedecek teker teker beni . Tıpkı Yavuz Sultan Selim'in dediği gibi :
Ref 'edince masivayı nur-ı Hakk eyler zuhur
Maksad ancak kalbe böyle incila vermektedir