26 Kasım 2011 Cumartesi

Şaşkın ördek

Not : Şaşkın nasıl olurmuş daha iyi anlamak için önce bir alttaki postu okuyun.

Az önce telefonuma boş boş bakarken birden üstündeki tarihi farkettim. 26/11 yazıyordu.26/11, 26/11, 26/11 mi? Ne demek şimdi bu? Kasım ayındayız biz yani. Hangi ayda evlendik peki biz? Aralık'ta. Yani daha bizim evlilik yıldönümüne bir ay var. Varmış yani. Şimdi farkettim. İşin garibi öyle evde oturup duran biri de değilim ki günden aydan bihaber olayım. Her gün sınıf defterine kendi ellerimle yazıyorum tarihi. İşin daha da garibi Bülent'in de aymaması. Çok güldüm kendime, çok. 3 gündür adamı boşa mı sıkıştırıp durdum ben şimdi?

25 Kasım 2011 Cuma

Evlilik yıldönümü planlarımız

Ö - Büleeent,bu pazara özel bir planımız olacak mı?
B - Hıı,maç izlemeyi düşünüyorum ben,başka bir planım yok.
Ö - Maç mı??? Bu pazar ayın kaçı olduğundan haberin var mı?
B - (Kısa bir düşünme anı) Haaa,evlilik yıldönümümüz değil mi?
Ö - Neyse,en azından düşününce çıkarabiliyorsun hala.
B - Hmm,bir lahmacun yaptıralım,evde yeriz,şöyle bol soğanlı,keh keh keh...
Ö - Yoo,bence çiğ köfte yapalım,annenleri de çağırırız hatta,tam kutlama olur.
B - İyi fikirmiş.Kuru fasulyeye ne dersin?
Ö - Espri anlayışına hayran olduğum ...

22 Kasım 2011 Salı

Çok mesudum

Dün,21 Kasım 2011 günü,ta 2009'un sonunda yazdığım bir dileğim sonunda gerçek oldu.Çok şükür.Dünden beri çok mesudum,hatta hatta çocuklar gibi şenim  ♪♪♪


19 Kasım 2011 Cumartesi

Kompleksliyim,asabiyim !


Sürekli bu blog dünyasını çok seviyorum diye yazıp duruyordum ya,vazgeçtim artık,hiç sevmiyorum ben blogu.Resmen beni kompleksli bir insan yaptı çıktı kendileri.Önceleri insanların bloglarında gösterdikleri birbirinden güzel,birbirinden cici işler,pırıl pırıl,harika fotoğraflar kendimi zaten beceriksiz hissettirirken şimdi bir de blog sayesinde keşfettiğim pinterest çıktı ki orası artık benim teslim bayrağını çektiğim nokta oldu.Her fotoğraf bu kadar mı güzel olur,her yapılan iş bu kadar mı enteresan,bu kadar mı etkileyici olur?Zaten dikiş bilmem,örgü bilmem,ahşap boyama falan hiç alakam yok.Haydi onlardan vazgeçtim,eskiden oğlumun,hoşuma giden onun bunun fotoğrafını çekerdim,artık onu bile istemiyorum.O kadar muhteşemlerini gördükten sonra aman diyorum fotoğraf mı diyorsun sen şimdi bu çektiklerine,uğraştığına değmez.Zaten makinen de kıytırık bir dijital makine.Onla çeksen ne olacak zaten?Ben ki,kocama karşı olan dışında,kıskançlık hissinden zerre nasiplenmemiş bir Ademkızıyken şimdi hasetinden,kıskançlığından çatlayan birine dönüştüm.İşte hasılı kelam,sevmiyorum bu süper becerikli,yetenekli, insanlarla dolu sanal dünyayı.Acayip ikinci sınıf hissetmeye başladım yahu!

Fotoğraf *

18 Kasım 2011 Cuma

Kendimi kaybettim,hükümsüzdür !


Evdi,okuldu,işti,çocuktu,koşturmaktan şu garip gibi tepetaklak haldeyim desem kaç kişiye tanıdık gelir bu durum acaba?

13 Kasım 2011 Pazar

Baş rol


Tatil diye bir film var,bilirsiniz,Kate Winslet,Cameron Diaz falan oynuyor.Filmi bilmemek mümkün değil çünkü zırt pırt televizyonda gösteriliyor.Hiç televizyon izlemeyen ben bile televizyonun olduğu odadan geçerken sayısız kez karşılaştığıma göre bu filmle,kanalların elinde kalan yegane film bu olmalı diye üzülmeye başlayacağım nerdeyse.Neyse,kanalların haline ah vah etmek için yazmıyorum bu yazıyı,geçelim.

Geçenlerde bir gün oturma odasına kucağımda bir sepet katlanmayı sabırla bekleyen çamaşırla girdim.Baktım,halihazırda açık olan kanalda yine bu film,tüm güzelliği bacaklarına toplanıp geri yerine hiç bir şey kalmamış olan Cameron Diaz şımarık şımarık konuşuyor.Filme gıcığım ama kumanda da uzakta,hiç kalkıp alasım gelmedi.Mecburen bir yandan çamaşır katlayıp bir yandan izlemeye başladım.Zaten böyle her karşılaştığımda 5 dakikasına,10 dakikasına baka baka filmi baştan sona izledim sayılır.

Sadede geleyim.Yaşlı bir adamla - adam senarist sanırım- sohbet eden Kate Winslet'e adam şuna benzer bir şeyler diyordu : "O kadar güzelsin ki,baş rolde oynamalısın ama gördüğüm kadarıyla sen kendini ancak yardımcı rollere layık görüyorsun." Adamın bu sözüyle salak bir herif için duyduğu aşk acısından serseme dönmüş Kate Winslet'in aklı başına geliyor ve şu hayat dersini çıkarıyordu : "Evet,herkes,kendi hayatının baş rolünü oynamalı." Çok mu sıradan?Ama duyduğumdan beri sık sık bu cümleyi düşünüyorken yakalıyorum kendimi.Hayatımın baş rolünde miyim,yoksa yardımcı rollerle,ucundan kıyısından yaşaya yaşaya ömrümü tüketip gidiyor muyum? 

5 Kasım 2011 Cumartesi

Kuzu kuzu mee


Mutlu bayramlar... ♥

* Fotoğraf buradan

4 Kasım 2011 Cuma

Keyif


Günlerce bilgisayar başına oturamayıp,sonunda fırsat bulup oturduğunda tüm bloggerların döktürmüş olduğunu görmek ne keyifli bir şey.Hele,birisi yazsa da okusam diye bekleyip durduğun boş zamanların yanında.Oh,oku oku bitmez.

Bu arada yukardaki fotoğraf günlerdir beni mest ediyor.Sonunda masaüstüne de koydum da rahatladım :)



Keyfe bu şarkı da dahil.

* Fotoğraf buradan


1 Kasım 2011 Salı

Yaz Özlem yaz,unutmadan yaz,hepsini yaz


Geçenlerde "Anne biz eskiden de beraber oynar mıydık?" diye sordu."Tabii,hem de saatlerce" dedim."Peki,mesela ben 3 yaşındayken hangi oyunları oynardık?" dedi ve dondum kaldım.Hatırlamıyordum çünkü.Tamam çok oyun oynardık hem de çoooook ama şimdi neler oynadığımız hakkında hiç bir fikrim yoktu işte.Zaten berbat bir hafızaya sahip olduğumu biliyordum ama bu kadar içler acısı olabileceğini de tahmin etmiyordum.Bir kaç gündür bekliyorum aklıma gelir mi acaba diye,çünkü bazen öyle olur da bana.Ama,ı-ıh,yok,gelmiyor hiç bir şey.Hiç unutmam sandığım şeyler uçup gitmiş bile.Kaydettiklerim müstesna.Bunu anladığımda neden her şeyi ama her şeyi yazmıyorum ki diye hayıflanmaya başladım bu sefer.Ne çok şey geçip gidiyor ve ben,onu bunu bahane ederek yazmıyorum.Hatta sırf canım istemiyor diye ne zamandır fotoğraf makinesini bile elime almıyorum.Halbuki her an ne kıymetli,ne geri dönülmez.Özellikle de okumayı sökmeye,dili dışarda yazmaya çalıştığı,Ela ile Lale'nin el ele,Talat'a nane ile et tattırmaya uğraştığı şu günler*...

* Çocuğu birinci sınıfta olanlar beni çok iyi anlayacaklardır eminim :)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails