30 Aralık 2009 Çarşamba

İSTEK LİSTESİ




2010 aşağıdaki gibi olsa hiç de fena olmaz:

  • İbadetlerimi tam yapabildiğim bir yıl olsa
  • Huzurlu,güven dolu,sevgi dolu  yuvamızda sağlıkla birarada olduğumuz bir yıl olsa
  • Kuzucuğa sevgimi daha yoğun ve kaliteli şekilde gösterebildiğim bir yıl olsa
  • Tüm sevdiklerimin sağlıklı,huzurlu olduğu bir yıl olsa
  • Yurtiçi yurtdışı bol bol gezip tozduğumuz bir yıl olsa
  • Enerjim hep yükseklerde olsa
  • İyilere şükredecek,kötülere sabredecek olgunluğum olsa
  • Ah bir arabam olsa
  • Piyangodan -en büyüğünü istemem- birazcık para çıksa
  • 2009'un sonlarında yeniden bulduğum tezhip 2010'da,2011'de,2012'de,...hep olsa
  • Evimizde bir kedimiz olsa
  • Denize bir kardeş adayı olsa (ah ah Bülent bir ikna olsa)
  • Türkiye huzurlu,gelişmiş bir ülke olsa
  • Maaşlara %100 zam olsa
  • Günler 24 değil 30 saat olsa
Bu son maddeler 2010' u aşar,biri bendeki hayalgücünü durdursa..



28 Aralık 2009 Pazartesi

DÜNKÜ ALIŞVERİŞ/BUGÜNKÜ TIRNAK KONTROLÜ




Dün ne zamandır aklımızda olan alışveriş turumuz için Antep'deydik.Tam 8 saat boyunca Sankopark'ta dolaşmışız.Koca alışveriş merkezinin tüm mağazalarını bir günde dolaşmaya kalkınca 8 saat ancak yetiyor.Çok güzel bir gündü,aynı eski türk filmlerindeki tipler gibi elimiz kolumuz çantalarla,paketlerle dolu döndük evimize.Bülent de gayet iyi bir alışveriş arkadaşı olduğundan -pek çok erkeğin tersine- günümüzün kötü olması imkansızdı.

Bu arada küçük kuzucuğu annane ve babaanneye bırakma gayretlerimiz sonuçsuz kalınca o da bizimle geldi.Ondan bugünün kendisi için sıkıcı ve yorucu olabileceğini ama bir günlük biraz sabretmesini ve bizi üzmemesini rica ettik.O da anladı ve gerçekten yaşından beklenmeyecek bir sabır performansı gösterdi.Zaten dönerken de arka koltukta montlarımızı kendine yastık yapıp hemencecik uyuyuverdi.



Bu sabah kuzucuk kendi kendine tüm el ve ayak tırnaklarını kesmiş.Kesilmiş tırnak fotoğrafı koymanın pek de iç açıcı olmayacağını düşündüğümden tırnaklarının son halini göstermek istedim,hiç de fena olmamış değil mi?








Haşiye:Dün gece yaşadığım ufak bir hayalkırıklığı var ama yazmak istemiyorum.Bu kadarı yeter.

26 Aralık 2009 Cumartesi

FİKRİMCE

Bir süredir bütün bloglar aynı gibi geliyor bana
Yazılar,fotoğraflar,ilgi alanları ve hatta yorumlar
Bu kadar benzerlik tesadüf mü desem..



25 Aralık 2009 Cuma

EN SON KİTAP HABERLERİ

Okuma listemde sırada başka bir kitap vardı aslında.Ama okulun kütüphanesinde okunabilecek türden bir kaç kitap bulunca önceliği onlara verdim.

Okulumuzun çoook mütevazi kitaplığından bulup çıkardıklarımdan ilki Yalnız Kadınlar Sokağı.Dün gece bitirdim.Çok bir edebi değeri,güçlü fikirleri olmayan basit ,akıcı bir dille yazılmış,tv dizisi tadında bir kitaptı.Bu kadar hafif kitaplardan hoşlanmam ama başlayınca kitap o kadar sürükleyici geliyor ki elimden de bırakamadım.Daha önce Maeve Binchy okuduğum için neyle karşılaşacağımı tahmin ediyordum zaten başlamadan.Kafa yormayacak,hafif ama bayağı da olmayan bir şeyler okumak isteyenler için ideal.

24 Aralık 2009 Perşembe

SEÇİM






Hani zorunlu ev işleri ve okuldan sonra insana kalan -tabii o gün için çıkan farklı bir durum yoksa- o çok kıymetli bir kaç saat var ya,işte o zamanları nasıl değerlendireceğimi bilemiyorum.Yapacak bir şey olmadığından değil bu,çok şey olduğundan.Kitap okumayı çok seviyorum,desen çalışmayı da,internette dolaşmayı da,ertesi günkü derslere iyi bir şekilde hazırlanmayı da,Deniz'e bol bol-tam da onun istediği gibi- masal okumayı da,mutfağa girip ortaya güzel şeyler çıkarmayı da..Ama bunların hepsi o birkaç saatte olmuyor.Her gün bir kararsızlık bende,onu mu yapsam,şunu mu..Hangisini seçsem gönlüm öbüründe kalıyor.

Neyse,buna da şükür,yapmaktan zevk aldığım bu kadar çok şey olduğu için,değil mi?


Fotoğraflar Nisan ayından,çok sevdiğim için bilgisayarın derinliklerinde kaybolup gitsinler istemedim,buraya koydum

22 Aralık 2009 Salı

OKUL YOLU ŞENLİK DOLU

























Kar yağsın diye beklerken biz,hava açtı,günlük güneşlik oldu buralar.
Okuluna yürüyerek gittik bugün Deniz'in,bakarak,her şeyi inceleyerek..
Bahçe kapısından girince zıplayarak gidişini seyrettim arkasından


"İki gündür formunda Deniz",dedi öğretmeni,"Çok seviyor okulunu galiba"
"Evet,cumartesi gelince üzülüyor" dedim.
İçimden de şükrettim,nerelerden nerelere geldiğimiz için..

21 Aralık 2009 Pazartesi

HAYDİ ARTIK



Kar,
çok özledik seni
dört gözle bekliyoruz
çabuk gel
lütfeeen




PAZAR'DAN NOTLAR

Uykuda geçen zamana çok üzülüp yine de uyumayı çok severim(Ben ve hayatımdaki çelişik durumlar!)

Bu pazar da kendimize hakim olamayıp güne epey geç başladıklarımızdandı.

İkindiye doğru ,evin büyük erkeğiyle küçük erkeğinin ortak arzusuyla mangal yakmaya karar  verildi.




Küçük kebapçı işbaşında
(Sonradan inceledim de fotoğrafı,duruş,poz,sanırsın 40 yıllık kebapçı kendileri)

Hakkaten bu şişe dizme işini bayağı becerdi.Okumazsa bizim oğlan doğru kebapçı çıraklığına,anlaşılmıştır.






Mangal başında babaya yardım sırasında(ona göre tersiymiş,kendi yapıyor,baba yardımcı oluyormuş) kafasını uzatıp bana cilvelenirken


Akşam da anneanneyle dede geldi,yanlarında sürpriz Ömel'le.Bizimkinin gözü beni hiç görmedi,hep beraber ilk andan son ana kadar oyun oynadılar.Ben de rahat rahat yazılıları okudum.Siz her akşam gelin anne,olur mu?







Bu yavrucuklar da benim Pazar çalışmam.Asıl tarifte isim çiçek tatlısı ama evdeki çiçek şeklindeki
 kalıbımın ebatı küçük olduğundan onu kullanmadım.Benimkiler bülbül konağı havasındalar.Şekil önemli değil ama lezzet muhteşem ve yapılışı çok zor değil.Hep yapılacaklar listeme eklendi bile.

19 Aralık 2009 Cumartesi

YENİ CİCİLER

Bugün kuzucuğun gardrobunu yeniledik.Aslında ne zamandır kalın,kışlık kıyafetlere ihtiyacı vardı ama hastalıklar,sakatlıklar,bir sürü iş iş iş derken ta bu tarihe sarktı.Ama acısını çıkardık bu gecikmenin.Pek bir yakıştı yeniler bebeğime.

Haşiye: Anne baba olmak böyle bir şey işte.İkimizin de kafasında uzuuun alışverişleriş listeleri varken önceliği oğlumuza verdik.Ah fedakarlık ah..:)

17 Aralık 2009 Perşembe

ANNEME

Deniz günlerdir malum ayak problemiyle okula gidemiyor ya,sıkıntıdan patladı.Evdeki hiç bir oyun kesmez oldu.Önceki gün ben okula giderken biraz değişiklik olsun diye onu da anneannesine götürdüm.Akşama kadar ne oyunlar oynamışlar,ne eğlenmişler.Tabii bütüün öğleden sonrasını kendiyle oyuna vakfetmiş birini bulunca bizim oğlan mest olmuş.Bu da o günün ürünlerinden,ben çok sevdim:






Bu da sonunda oynamaktan yorgun düşmüş ve televizyona dalmış Deniz:






Her hafta Çarşamba günleri okulda bir kişi yemek getiriyor.Bu hafta da sıra bendeydi.Daha doğrusu 3 haftadır sıra bende de,bazı sebeplerle hep erteleniyordu.Yani ben haftalardır yemek yapma stresi altındaydım.Tabii bu benim ilk yemek yapışım olmayacak ama her zaman 2 kişilik yemek yapan ben 30 kişiye yetecek kadar yapabilir miyim,miktarı tuttursam da lezzeti tutturabilir miyim türü endişeler içindeydim.Sağolsun annem hızır gibi yetişti.Dün o soğukta kalktı bize geldi,saatlerce bir yandan kuzucuğa dil döktü,bir yandan çalıştı.O olmasa bu işin altından nasıl kalkardım,nasıl yetiştirirdim bilmiyorum.Menümüz de gayet güzeldi, kısır,salata,ayran,turşu,tatlı.Daha ne olsun!Oh çok şükür bu iş bitti..

Canım annem benim,geçirdiği hastalıktan sonra benim ona hizmet etmem gerekirken,o hala benim arkamı topluyor.Bir gün çocuğuma bakıyor,bir gün yemeğimi yapıyor.Her zaman beni düşündüğünü,bana destek olduğunu biliyorum.Sana nasıl teşekkür edebilirim ki,ne desem az.

İYİ Kİ VARSIN ANNECİĞİM,İYİ Kİ HAYATIMDASIN.


16 Aralık 2009 Çarşamba

MECBURİ EV İSTİRAHATİ










Aslında mecburi yatak istirahati olmalıydı.Gel gör ki 4,5 yaşında bir çocuğun bir yerde sabit kalması pek de mümkün olmuyor.Çeşitli emekleme ve sürünme yöntemleriyle kuzucuk yapacağı her işi hallediyor.

13 Aralık 2009 Pazar

İNCİNME

Akşamüstü Boyner'de yürüyen merdivenlerde türlü akrobatik hareketler yapan Deniz Bey ayağını incitti.Önce çok korktuk tabii,ne olduğunu bilmediğimizden.Hemen acile koşturduk,film çekildi.Kırık yokmuş dendi.Sadece incinme.Birkaç gün ayağının üstüne basmasın dendi.Bir iki jel yazıldı reçeteye.Ondan sonra rahat bir nefes aldık.Gerçi bunu da nasıl,ne sürede atlatacağız,pek fikrimiz yok ama kırığın daha zor olduğunu biliyoruz en azından.

Canımın içi boncuk boncuk gözyaşları döktü,çoğu da korkudan sanırım.İçim paramparça oldu.

Ama bu arada kanepede ayağını uzatıp sürekli yatan küçük bey sınırsız tv izleme özgürlüğünü de kapmış gibi duruyor.

Neyse,ne yapalım,gönüller incinmesin de :)

2009

   Ne farkı var senelerin
Şu sene iyi geçti,şu sene kötü derler
Hiç bir sene için bu ayrımı yapamadım.
Hayat bu
Bir gün iyi oluyor,bir gün kötü
Tam herşey istediğim gibi derken tepetaklak oluveriyorsun
Ya da tam tersi
İçinden çıkılmaz dediğin dertler bir anda çözülüveriyor
Daha ne olduğunu,nasıl olduğunu anlamadan

2009 da aynen böyleydi benim için
Hayatımın en zor günlerini de yaşattı
Mutluluk sarhoşu da etti
Gününü iyi olanlarla kıyaslayıp dertlenmek de boş
Kötülerle kıyaslayıp avunmak da
O gün sadece o gündür
Yaşadığın andaki ufak sıkıntılar bir gün önceki neşenden eser bırakmıyor
O günkü iç huzurun da gelmiş geçmiş dertleri unutturuveriyor
İzler kalıyor tabii ama sadece hayalet gölgeler gibi
Aslolan o an oluyor

Belki herkes için böyle değil bu
Benim ruh halim çabuk değiştiğinden belki
Bazen hızına ben bile yetişemiyorum
Ne oldu da böyle buruklaşıverdim ki diyorum
Ya da hani dün karalar bağlıyordun,bir gülücük silmeye yetecekse hepsini bu kadar dertlenmenin ne alemi vardı diyorum.

Yıllar belki biraz olgun düşünmeyi öğretti
Belki hassasiyetlerimi azaltmayı
Çevremdekileri anlamayı..
Ama huy bu
Can çıksa da kendileri hep burda hazır ve nazır
Bazı şeyler de bir yere kadar değişiyor
Ne kadar törpülesen de hassassan hassassın işte
Çabuk etkileniyor,yaralanıyor
çabucak da seviniyorsun.
Artık bununla mücadele etmenin anlamı yok.

İyi günler,kötü günler...
Hepsi boş
Önemli olan iyinin de kötünün de aslında bir imtihan olduğunu farkedebilmek
Önemli olan şükredebilmek
Ve daha da önemlisi o şükrün gereklerini yerine getirebilmek.
2009'da bunu yapamadım
Umarım 2010'da yaparım.
Dışarda ne olursa olsun içerdeki huzurun yolu bundan geçiyor çünkü.
İşte 2009'un bana öğrettiği bu..

Şimdi iş bilgi düzeyinden uygulama düzeyine geçebilmekte
Hem de daha fazla gecikmeden









10 Aralık 2009 Perşembe

TUTKU

Tezhip dersimin ikincisine gittim bugün.Evet,kesinlikle eminim,tezhip benim hayatımda mutlaka olmalı.İnsan kendini mutluluk sarhoşu eden şeyi bulunca asla bırakmamalı.

Haşiye:İyi ki daha önce ders almayı düşündüğüm bayan hocaya devam etmemişim.Bugün,bunu daha iyi anladım.

SON GÜNLER

Epeydir yazmamışım.
Pek fırsat bulamıyorum.
Zaten son günler okul-ev arası geçtiğinden yazacak pek bir şey de yok.


Kardeşim Karabük'e gitti geçen hafta.
Tayini çıktı.
5 aydır yanımızda olduğundan gitmesi bu sefer çok dokundu bana.
Tabii bu "dokunma" kelimesi annem için hafif kaldı.
Annemin yanına gitme fırsatım pek olmasa da onunla üzüldüm,onun için üzüldüm,kendi geleceğim için üzüldüm,"aman canım sen de üzülecek ne var herkesin arayıp da bulamadığı şeye üzülünür müymüş" dedim ama yine de elimde olmadan üzüldüm.

Okula yeni müdür geldi geçen hafta.
Attığı her adımı inceleyerek önümüzdeki yıllar ne minvalde geçecek anlamaya çalıştık.
Dünkü 4,5 saatlik kurul toplantısının ardından gelecekten ümidimizi kesmeye karar verdik.

Bir çok hayvan vardı hayatımızda geçen hafta.
Bir arkadaşımın kedisi.
Bakkalımızın tavşanı.
Sokağın başında nöbet tutan güzel gözlü beyaz köpek.
Ve çıplak ağaç dallarında gözlerden saklanamayan onlarca,yüzlerce kuşlar.
Deniz hepsine bayıldı,hiçbirinden ayrılmak istemedi.
Bir kedimiz bile yok ya,en çok ona yanarım.

En önemlisi yılbaşı kartları yaptık Deniz'le.
Makas kullanılacak kısımlar dışında fikir,yapıştırma ve diğer işlerin hepsi Deniz'e ait.
Kartlar hazır,şimdi sıra postalamada.
Deniz postalasın istiyorum kendi elleriyle.
Belki bu onun ilk ve son kart gönderişi olacak sevdiklerine.
Malum artık herşey nette.
Bir tane anneanneye,bir tane babaanneye,bir tane kuzene,bir tane öğretmenine,bir tane de Ömel'e.










5 Aralık 2009 Cumartesi

NEFES NEFESE




Birkaç gün önce bitirdim Nefes Nefese'yi.Önceki Ayşe Kulin kitaplarından daha sönük geldi bana.Buna rağmen bir gece sabaha kadar "gestapo"lardan köşe bucak saklanmama engel olmadı bu düşüncelerim :)

Henüz yeni bir kitaba başlamadım.Her ayın ilk haftası genelde EVİM'in yeni sayısını ivik divik incelemekle geçiriyorum,o yüzden kitap okumaya pek fırsat kalmıyor.




Sırada bekleyen kitabım NİETZSCHE AĞLADIĞINDA. İrvin D. Yalom'un Aşkın Celladı'nı okumaya niyetlenmiştim daha önce,kitabı bir türlü ele geçirememiştim.(Okumaya çok düşkün bir çevrem var sanırım).Bu kitabını da birkaç güne kadar kimseye kaptırmazsam başlayacağım bakalım.

CAİLLOU




İdealimdeki anne modelini açıklıyorum: Caillou'nun annesi.Her zaman neşeli,asla yorulmayan,çocuklar ortalığı batırdığında dahi sakin ses tonunu muhafaza edebilen bir anne.İşte böyle bir anne olmak istiyorum.Her gece yatağa yattığımda ciddi ciddi kararlar veriyorum fakat ertesi günkü ilk kriz anında gözümde ne Caillou kalıyor ne de annesi.Zaten gerçekte de böyle bir anne olabilir mi emin değilim.Bazen ondaki sukunet ve sevecenlik ,üzerinden kamyon geçtiğinde yamyassı olup az sonra üç boyutlu haline kavuşuveren çizgi film kahramanları kadar gerçek hayata adapte edilemez geliyor,haksız mıyım?(Lütfen birisi haklı olduğumu söylesin.)

Ayrıca idealimdeki çocuk tipinin Caillou,idealimdeki baba,büyükanne,dede,bakıcı,anaokulu öğretmeni,komşunun çocuğu,sınıf arkadaşı tiplerinin de yine Caillou'nunkiler olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.



4 Aralık 2009 Cuma

EN MUTLU OLDUĞUM AN




Tezhip derslerine başladım yeniden,8 yıllık aradan sonra.Nasıl özlemişim,nasıl mutlu oldum..Derste geçirdiğim  4 saatte aklımda çizdiklerimden başka hiçbir şey yoktu,her şeyden soyutlanmış gibiydim.Gerçi yaptığım tek şey daireler,helezonlar çizmekti ama onlar bile beni bu denli mutlu etmeye yetti.Fırçaya geçtiğimdeki halimi tahmin ediyorum da..

3 Aralık 2009 Perşembe

TOPAÇ


Sonunuda bunu da başardı.Evet,çok çabaladı,çok uğraştı hatta bazen sinir krizi geçirdiği oldu.Ayrıca ev içindekiler ve ev altındakiler olarak çıkan seslerden illallah dedik ama sonunda başardı.Deniz artık deveme döndürebiliyor.


29 Kasım 2009 Pazar

TEMBELLER TEKKESİ

İtiraf ediyorum,bugünlerde çoook tembelim.Tamam,kabul ediyorum,hiç bir zaman öyle cevvalların şahı durumum olmadı ama bu hallerime artık kendim bile tahammül edemiyorum.Canım hiç ama hiç bir şey yapmak istemiyor.Günü minimum kımıldamayla bitirmek için tüm çabam.En sıradan işler bile bu bünyeye çok fazla geliyor.Tuvalete gitmeye bile üşeniyor ve olabildiğince erteliyorum diyeyim,artık gerisini anla.Off,çok sıkıldım kendi kendimden ama değiştiremiyorum da.Geçen hafta boyunca hastalık bahanesiyle sürekli yatınca tamamen bu duruma adapte oldum ve geri dönemiyorum sanırım artık.İyi de bir sürü iş beni bekler,ertele ertele nereye kadar..Az önce KİTAPYURDU'na da baktım,"tembellikten kurtulma yolları" tarzında bir şey bulur muyum diye,yok ne yazık ki.Neyse,dur bakalım,tatil bitip koşturma başlayınca normale dönerim belki.

NEŞELİ HAYAT






Dün gece Deniz'i babaanneye emanet ettiğimiz gibi doğru Neşeli Hayat'a.Çok güzeldi,içime dokundu.Filmden kaç saat sonra hala kalbimin üzerine oturan yumru gitmemişti.Komedi izlemek için salonu dolduran pek çok kişinin hevesleri kursaklarında kaldı belki ama gerçek hayatı bu kadar doğal biçimde anlattığı için Yılmaz Erdoğan'a bir teşekkür borçlular bence.Hepimizin çevresinde ne çok Rıza var aslında,onları bulup da ufak bir yardım eli uzatabilsek asıl insanlığı o zaman yapmış olmaz mıyız?

24 Kasım 2009 Salı

VEDA


Hasta olmanın en güzel yanı nedir?
Evet bildiniz,hiç bir vicdan azabı duymadan saatlerce battaniyenin altında kıvrılıp kitap okumak.
İşte ben de öksürükler,hapşırıklar arasında bir günde Veda'yı okuyup bitirdim.Zaten bir kere başlayınca elden bırakılamayacak kitaplardan.Kitap,roman olarak gayet akıcı,bahsettiği tarihi dönem açısındansa etkileyici,hüzünlendirici,düşündürücü..
Kitabın son sayfasını gözyaşları içinde kapattığımdan beri daha çok tarih okumalıyım diyorum kendi kendime.

22 Kasım 2009 Pazar

HASTAYIM,HASTASIN,HASTA

Cuma gecesini acilde,Cumartesi ve Pazar'ı da yatakta geçirdim.Yarın tekrar ciddi bir doktora gideceğim.Yıllardır ilk kez bu kadar kötü hastalandım.Tek avuntum Deniz'in hastalığının yavaş yavaş geçiyor olması.

20 Kasım 2009 Cuma

YÜKSEK ATEŞ VE YANSIMALARI


Bebeğim hasta,dünden beri ateş,öksürük ne ararsan var.Her tarafta domuz gribi paniği varken insan iki kat tedirgin oluyor,Allah korusun.Ancak bu durum Deniz'in oyun oynamasına asla engel olamıyor tabii.Onun için her ahval ve şeraitte aksatılmayacak görev,oyun.Dün okula da gitmedi(haftalarca gitmeyeceğim diye ağlayan çocuk,dün de gideceğim diye ağladı),tüm birikmiş enerjisini(o kadar ateşle nasıl birikiyorsa) başta annane olmak üzere hepimiz üzerinde son zerresine kadar tüketmeyi başardı.Bugün de gitmeyecek okula,dur bakalım bugün nasıl bitecek?

19 Kasım 2009 Perşembe

MOR



İnci Aral'ın Mor'unu okuyorum bugünlerde.Çok önceden Ölü Erkek Kuşlar'ı okumuştum.
Nedense ondan hafızamda pek hoş izlenimler kalmamış.Tabii bunun sorumlusu sadece kitap değil,belki o kitaba yaşımın uygun olmamasıdır.Mor'u da bu önyargıyla aldım elime.Ama ilk 100 sayfadan sonra fikrim değişti.Çok güzel bir Türkçe'yle,ilgiyi muhafaza edecek şekilde yazılmış.


Haşiye : Kitapyurdu'nda Mor'a yorum yapan biri kitabın sonunu da yazmış.Yorum öyle mi yapılır arkadaşım ya,bravo diyorum sana.Senin yorumunu okuduğumdan beri kitabı okuyamaz oldum.

17 Kasım 2009 Salı

KRİZANTEM



Kenar mahallelerdeki okullarda çalışırken Kasım aylarında kollarımız,masalarımız öğrencilerin, evlerinin bahçelerinden koparıp getirdiği kasımpatılarla dolup taşardı.Bu sene ne yazık ki,Kasım geldi geçiyor,hala tek bir kasımpatı göremedim.Özlemişim..

GECE




Bunlar da gece halleri.Uykudan önce cilvelenme zamanları ve masal saati.Deniz tam bir kitap delisi.Her akşam uyku saatinden bir kaç saat evvel başlar pazarlıklarımız:
_Anne bugün kaç masal okuyacaksın?
_Bir tane.
_İki tane okuyalım mı?
_Tamam olur.
_O zaman üç tane okuyalım tamam mı?
_Peki.
_Dört tane olsa olur mu?
_Abartma Deniz!

GÜNDÜZ



Bunlar Deniz'in gündüz halleri.Nerde muzır iş var kendisi orda."Anneciğim sana yardım etmek için yapıyorum" deyince gel de izin verme.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails