Dün o güzelim kız çocuğuna yaşatılanları dinledikten sonra hissettiğim en güçlü duygu dehşetti, arkasından inanamamazlık, nefret, üzüntü, müthiş bir acı...
Ve hemen arkasından "ben kendi evladımı nasıl korurum" endişesi.
Çocuklarımız büyüdükçe her an gözümüzün önünde tutamıyoruz ne yazık ki. Ortalık bu kadar korkunç insanlarla doluyken bir an yanından ayrılmak istemememize rağmen mecburuz buna. Okula göndermeye mecburuz, arkadaşlarıyla bahçede oynamasına müsaade etmeye mecburuz, falan filan... Her an dilimde dua, Allah'ım Sen yavrumu koru, onun saçının teline zarar gelmesine izin verme, onu kötülerle karşılaştırma, onu muhafaza et.
Son günlerde haber seyretmeye meraklı Deniz. Haber dediysem siyasi haberler değil tabii, daha gevşek olanları. Dün yine haber izliyordu, ben tam odaya girdiğimde de Gizem'in haberini anlatmaya başlamıştı spiker. O korkunç ayrıntıları dinlemesini istemedim, aldım hemen kumandayı elinden, senle bir şey konuşmak istiyorum diyerek kapattım televizyonu. Detaylarına girmeden o sırada dinlemeye başladığı haberi ben anlattım ona. Kötü insanlar var dedim dışarıda, kimin kötü olduğunu da bilemiyoruz ne yazık ki. Üstelik biz de her an yanında olamıyoruz, o yüzden kendine dikkat etmeyi öğrenmelisin dedim. Sonra da alttaki yazıyı okudum ona, örnekler vererek izah ettim. Dikkatle dinledi, anladığı belliydi. Ama biraz sonra baktım, suratı endişeli, huzursuz. Korkuyorum ben dedi. Yine konuştuk, elimden geldiğince korkmasına gerek olmadığını ama biz yanında değilken tedbirli ve dikkatli olması gerektiğini iyice izah etmeye çalıştım.
Doğru mu yaptım, yanlış mı bilmiyorum. Hiç bahsetmemem, huzursuz etmemem gerekirdi belki. Ama o anlatınca korktu, bense anlatmasam korkuyordum. Korkular içinde yaşıyoruz vesselam. Aslında kimin kimi veya kimin kendisini korumaya gücü yeter ki. Tek bir Koruyucu var, O'na sığınmak tek çare.
Allah'ım hiç birimizi kötülerle karşılaştırma, özellikle de yavrularımızı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder