Gezide en heyecanla beklediğim adres Paris'ti.İsminin ve ününün şaşaasından etkilenmemek mümkün değil.Hayallerimi boşa çıkarmadı.Paris için zarafet timsali demek abartılı olmaz.Bunda şehrin merkezinin ve tarihi yerlerinin çok ciddi şekilde korunmuş olması büyük bir etken tabii.
Paris'e iner inmez Eiffel'e bir selam verip Champs-Elysees'e doğru devam ediyoruz.Beklediğimden çok daha geniş ve hareketli caddenin başında fotoğraftaki Zafer Tak'ı karşılıyor bizi.
Champs-Elysees,yani bizim deyişimizle Şanzelize buram buram parfüm kokan,cıvıl cıvıl insan kaynayan,en lüks markaların arz-ı endam ettiği yaşayan bir bulvar.
Uzun uzun dolaşıyoruz Şanzelize'de.İşte ünlü Lido kabaresi.Tur programında arzu edenler için Lido da var.Ama biz Lido yerine Paris sokaklarında başıboş dolaşmayı tercih ediyoruz.
Bulvar üzerinde şarkı söyleyen,müzik yapan,pandomimci ne arasan var.En çok bu devasa baloncuklar yapan kadın ilgimizi çekiyor.Ne de olsa öbürlerine artık gözümüz alıştı :) Biraz seyredip "ah keşke Deniz de burada olsaydı" şeklindeki klasik cümlelerimizi dile getirip gezintiye devam ediyoruz.
Burası da Napolyon'un mezarı.Bizde Anıtkabir'e ücretsiz giriliyor ama Napolyon'un mezarına giriş 3 euro'ymuş.Paracı Napolyon'a ayıp olmasın diye :)
Ünlü ve zarif opera binası.
Evler,yollar öyle güzel ki burada.Her birinin ayrı ayrı fotoğrafını çekesi geliyor insanın.Ama bu pek de kolay değil.Çünkü çok yeşil Paris.Ağaçlardan fırsat bulup da net bir kare yakalamak zor.
Burada Fransızlar'ın simetri hastalığından da bahsetmek gerek tabii.Tüm şehrin,tüm caddelerin,tüm sokakların hatta sokaklardaki ağaçların bile simetrik olmasına çok dikkat ediyormuş Fransızlar.Şehre uçaktan kuşbakışı bakıldığında çok net görülebiliyormuş bu.Biz o şansı yakalayamasak da caddelerde birbirine karşılıklı duran ağaçların boylarını bile aynı olacak şekilde kestiklerini şaşırarak gördük.
Ertesi sabah erkenden Eiffel'e çıkmak için yola koyulduk.Her canı isteyen hemen çıkamıyor tabii Eiffel'e.Tam iki saat sıra bekledik.Rehberimizin dediğine göre şanslıymışız,çabuk gelmiş sıra.
Beklerken bize yoldaşlık eden arkadaşlar :)
Eiffel'in çıkılabilen üç katı var.Biz şehrin en iyi görülebildiği ikinci kata çıktık.İsteyen Eiffel'in Paris manzaralı restoranlarında yemek de yiyebiliyor.Ama bunun için adam başı 100-150 euro arası bir parayı gözden çıkarmak gerekiyormuş.Kalsın,bize sadece manzara yeter :)
500 küsur metre yükseklikte çılgın bir rüzgar eşliğinde Paris'i seyrediyoruz.Hemen altta akan Sen Nehri.
Çıkarken asansörle iyiydi,inerken merdivenden başka iniş yok.Yediğim rüzgardan sersemlemiş halde,yüzlerce basamak merdivende dönüp durmaktan aşağıda bacaklarımı hissedemiyorum artık.
Biraz kendimize gelince Louvre Müzesi'ne gidiyoruz.700 metreyi aşan uzunluktaki Louvre'u tek bir kareye sığdırabilmek benim gibi acemi fotoğrafçının karı değil.Yukarda sadece çok küçük bir bölümü görülebiliyor.Aynı şekilde içini de öyle bir iki günde gezip bitirmek imkansız.O yüzden biz sadece bir kaç bölüme bakabiliyoruz.
Çılgınca bir kalabalığın görebilmek ve fotoğrafını çekebilmek için önüne yığıldığı Mona Lisa tablosuna büyük çabalar vererek yaklaşabilmeyi başarıyorum :)
Louvre da,Paris de gez gez bitmez.Hepsini bir yazıya sığdırmak mümkün değil.O yüzden en kısa zamanda kaldığımız yerden Paris'e devam :))
Süpermiş , bayıldıom vallahi...Binalar caddeler muhteşemmiş gerçektende...
YanıtlaSilWonderful blog
YanıtlaSilVisit:http://trendybutterfly.blogspot.com/
ohhh harika! çıkarın tadını...
YanıtlaSilYediğin içtiğin senin olsun.Bize gördüklerini anlat Özlem:))
YanıtlaSilAnlatmaya devam et arkadaşım.Büyük bir keyifle izliyorum ben..
İlknurcuğum,en kısa zamanda kendi gözlerinle görürsün umarım :)
YanıtlaSilRita,thanks :)
YanıtlaSilÇakıltaşım,tadına doyamadık desem :)
YanıtlaSilSihirli Güncem,sağol canım benim :)
YanıtlaSilömrü hayatımızda umarım bizde bu yerleri görebiliriz allahım izin verirse..çok güzel
YanıtlaSilSerap-asya,umarım canım,en kısa zamanda :)
YanıtlaSil