Günler birbirinin benzeri.Kah anneannede kah babaannede ama ezici çoğunlukla evde.Şikayetçi miyim?Hiç değil.Severim ev kedisi gibi yaşamayı.Ufak tefek şeylerle uğraşarak,kekler,kurabiyeler yaparak,Deniz'le oyunlar oynayarak yaşamaktan daha huzurlu ne olabilir?Hele dışardaki buz gibi havada okula gitme gerekliliği olmaması harika bir şey.
Çarşamba günü arabayla ilgili Bülent'in Antep'e gitmesi gerekliydi.Akşama kadar evde yalnız başımıza oturacağımıza biz de gelelim dedik.Varınca Bülent bizi avm'ye bıraktı,işlerini halletmeye gitti.Akşama kadar Deniz'le başbaşa dolaştık.Anlaşma yapmıştık biraz senin istediğin şeyleri biraz benimkileri yapacağız diye.Anlaşmaya tamamen uydu,ne şikayet etti ne sorun çıkardı.Son iki Antep turumuzda en hoşuma giden ise dönüş için arabaya biner binmez hiç ses çıkarmadan kendi kendine iki montu kıvırıp başına yastık,bir montu da üstüne yorgan yaparak daha birinci dakikada uykuya dalması.Şunlar da Antep yolculuğundan kareler:
Giderken kendine taht kurdu prens hazretleri.
Oyuncak hediyeli çocuk menüleri olan ünlü hamburgerciler bizim buralarda bulunmadığından,Antep'e gittiğimiz zamanlarda yemeğini oralarda yemesine izin var.
Dün geceden beri kar yağacak yağacak ama bir türlü başaramıyor.Bugün öğleden sonra karın en çok yağdığı anda dışarı çıkıp altında dolaşmayı başardık.Bu kadarcık karla oyun oynanamayacağından 3 dk altında durabildik diye seviniyoruz işte :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder