11 Ocak 2010 Pazartesi
NE UMDUK NE BULDUK
Görünürde minimum düzeyde olan yapılacak işler listesi,nasıl oluyor da tüm ev ahalisini gün boyu çalıştırmaya yetiyor,anlamıyorum.
Pazar sabahı, akşamüstü sinemaya gitme kararı alıp o saate kadar da Bülent'in yazılı kağıtlarını okuyup,öğlen balık yenmesi düşünceleriyle başladı.İşte hepsi bu kadardı.Ama gel gör ki,bazen plan hiç bir şeydir,günün getirdikleri her şey.
Balığımızı yedik,hatta arada bir de -Deniz'in üstün katkılarıyla- revani çıkarttık.
Yazılı kağıtları ikimizin ortak çalışması ve arada verilen uzun molalarla gece 10'da okundu,bitti,nihayet.
Akşama doğru 4 gibi giyinip kuşanıp maminin yolunu tuttuk.Niyet,onları bir kaç saat ziyaret,ardından da Deniz'i emanet bırakıp doğru Yahşi Batı.Ama tam filmin başlamasına 15 dk kala,haydi artık biz çıkalım derken Deniz'in ateşinin yükseldiğini farkettik.Vazgeçelim en iyisi derken babaannenin ısrarlarıyla sinemaya gittik.İlk kez gittiğimiz sinemada salonlar 2. katta,gişe zemin kattaymış.Zaten film başlayalı 5 dk. olmuşken,biz o kattan o kata koşturarak bu durumu öğrenmiş olduk.Tam gişeyi bulma mutluluğuna eriştiğimizde en ön sırada yer var dedi gişedeki adam.Eh yok artık dedik,bir film izleyeceğiz diye şartları bu kadar zorlamanın alemi yok.Bugün için biletlerimizi aldık,biraz dışarda yürüyüş yaptık,geri Mami'ye.(Yürüyüş yaparken sohbet ettik Bülent'le.Ne zamandır sakin sakin konuşma fırsatımız olmuyormuş ve ben onunla sohbet etmeyi ne kadar özlemişim meğer.) Biz yokken Toygun gil gelmiş oraya.Deniz'in keyfi yerine gelmiş tabii hemen.Gittiğimizde ateşi de epey düşmüştü.Biraz daha oturduk öyle bir ortamda tabii.Saat 9'a gelirken artık ben sıkılmaya başladım.Bu oradan kaynaklanan bir şey değil,son zamanlarda hiç bir yerde bir kaç saatten fazla kalamadığımın farkındayım,çok sıkılıyorum,boşa zaman geçiriyormuş gibi hissetmeye başlıyorum,hemen evime dönmek istiyorum.Ama ben gitmek istediğimizi Deniz'e her söylediğimde tabii ki itiraz etti,biraz daha kalalım dedi.Bu şekilde geçen bir yarım saatten sonra çok gerilmiştim,Bülent de gerginliğimi farketti ve asık suratlarla eve gelmeyi başardık.Gecenin sonu sarılmalarla bitti gerçi ama yine de öyle bir günde böyle olmamalıydı diye çok üzüldüm.
Soru 1: Bu yaştaki çocuklar içinde anne babasının sözünü arada bir olsa da itirazsız kabul eden çocuk var mıdır,yoksa bu hal bu yaşın olmazsa olmaz bir gereği midir?
Soru 2: Kendi kendime Deniz'e kızmayacağım diye yaptığım telkinler bir gün fayda sağlayacak mı?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder