Şimdi bahsedeceğim konunun daha iyi anlaşılması için bahiste geçen kişilere kod isimler vereceğim.Böyle yazınca amma ciddi oldu.Aslında gayet dedikoduvari bir konu.Neyse efendim,bu şahıslardan birisi Ayşe,diğeri Fatma olsun.Ayşe ve Fatma bizim okulda iki öğretmen.Ayşe'ye temizliğe gelen kadın bir süre sonra Ayşe'nin referansıyla Fatma'ya da gitmeye başlıyor.Zaman içerisinde de Ayşe'yi sallamaya,her aradığında gitmemek için bir bahane bulmaya başlıyor.Ayşe de Fatma'yı sıkıştırıyor,"sor bakalım niye bana gelmiyormuş" gibisinden.Bir gün Fatma dayanamıyor,"niye gitmiyorsun sen bu Ayşe'ye söyle bakiim" diyerek temizlikçi kadını zorluyor.Temizlikçi kadın "gitmem ben onun evine,öyle pis,öyle pasaklı ki arıtamıyorum bir türlü" şeklinde şaşırtıcı bir cevap veriyor.Bunu dinledikten sonra aklımda belirenler:
- Dedikodu ne can acıtıcı bir şey.Ayşe bu sözlerin okulda herkes tarafından duyulduğunu bilse nasıl üzülür.
- Temizliğe gelen kadının görevi nedir?İşe başlamadan kabul edilebilir pislik sınırları hakkında bir anlaşma mı imzalamak gerekir yoksa?
- Bu hikayeye göre kadın gelmeden önce ayıp olmasın diye evi baştan sona iyice bir temizlemeli midir?
- Benim hayat kurtarıcım olarak gördüğüm Leyla'm orda burda benim hakkımda böyle laflar ediyor mudur?
Ben bunları düşünedururken dün Leyla geldi,güzel bir sonbahar temizliği yaptı,kışlık halılarımı serdi.Benim adetimdir zaten,Leyla'nın gelmesine bir kaç gün kala temizlik namına hiç bir şeye dokunmam,nasıl olsa temizlenecek diye.Yine aynı şeyi yaptım.Leyla'nın yüzüne de dikkatle baktım ara ara,bir aşağılama,bir iğrenme hali var mı diye,göremedim.Hem iş yapıyor hem de tatlı tatlı gülüyordu.
Bir de ütü mevzuu var.Bizim evde herkes kendi ütüsünü yapar.İlk evlendiğimizde hepsini ben yapıyordum aslında.Deniz'in doğumuyla ütülenecekler evde birbiri ardına dikilen gökdelenler gibi yükselmeye başlayınca Bülent işe el attı ve en azından kendi ütü işini benim üzerimden aldı.Tabii şimdi Deniz büyüdü,istesem ütü yapacak vaktim var ama kurulmuş güzelim düzeni bozmaya ne gerek var değil mi?
Dün evde temizlik yapılırken ve ben de ortalıkta sürekli ama pek de işe yaramayan şekilde dolanırken birden aklıma geldi.Kocacığıma bir sürpriz yapayım dedim.Hemen aldım elime dört pantolon,dört gömlek,ütüleyiverdim.Eve gelip,dolabı açtığında gözlerinde belirecek ışıltıyı hayal ede ede bitirdim.Yalnız bitirme anları yaklaştıkça sık sık sürpriz yapmamaya kesin karar verdim.
Ne gevezeyim bugün.Bu arada şifayı da kapmışım zaten.Hastayken en çok annemi özlüyorum,olsa da yorganı sırtıma sıkı sıkı örtse keşke diye.Bir de babamı -yaparken o kadar söylendiğim halde- kendi hazırladığı sıcacık,garip bitki çaylarını bana yine zorla içirmeye çalışsa diye.Ama nerdee...Bir de bu halde akşam yurda nöbete gideceğim.Zatürre olur dönerim herhalde.
Fotoğraf da alakasız gibi oldu ama değil.Kış kıyametken şimdi dışarısı nasıl olmak isterdim yine oralarda...
bizim eve temizlik için başka biri girmedi henüz ve ben de hep bu Ayşe'nin arkasından söylenenlerin benim arkamdan söylenmesinden ve ayrıca şurayı da temizler misin diyemem, hani emir vermek gibi olur filan diye korkmuşumdur. ama böyle zor bir konuyu öyle eğlenceli anlatmışsın ki... Leyla'ya sevgiler:)
YanıtlaSilofff çok fena dedikodu ya öğrenirse kahrolacak sorduğuna
YanıtlaSilTeşekkürler Hilal :) Haklısın aslında,tamam büyük temizlik işleri zor ama bahsettiklerin daha mı kolay aslında?
YanıtlaSilUnutmuşum yazmayı,Leyla'ya sevgilerini ileteceğim,emin ol :)
YanıtlaSilMineciğim berbat bir duygu arkandan konuşulması,bir de bunu öğrenirsen daha beter.Ben dedikodu yapmaktan hatta bırak yapmayı öyle bir ortamda pasif olarak oturmaktan bile müthiş derecede huzursuz oluyorum.O ortamdan çıktığımda içim kararmış gibi hissediyorum.
YanıtlaSil